Kurzmitteilung

Direnmek!- Çağhan Kızıl

Bizim ustalığımız da budur usta: Direnmek!- Çağhan Kızıl

Kara geceden iner mapusa hasret ve kasvet. İçerde olmak değil, eli kolu bağlı olmaktır insanı eksik bırakan. İçinden çıkmak isteyen büyük bir uğultu vardır ama onun gürültüsünü duyuramamak koyar insana. O zaman gözler kapanır, ve istenilen yere varılır, kavganın tam ortasına. Eğer ülkeni mapusa çevirmişse zulüm, o zaman dostum, gözlerini açacaksın! Daha büyük bakacaksın, daha büyük koşacak, daha güçlü haykıracaksın! Dışarda mısın, dövüşenin yanında yani? Uzaktan bir ses duyarsın, büyür o ses, çığlık olur yükselir. Ölür Ali İsmail, doğar Ali İsmail’ler; ölür Ethem, doğar Ethem’ler. Bu ülkenin fidanlarını koparttılar ama ağaçlar yine de yeşerdi be usta, sen ağaçlarını sökmeye çalıştın ormanlar oldu bak etrafın. Şimdi ODTÜ’nün ormanına değiyorsun ya; ah usta ah, yanlış yapıyorsun! Tufan geliyor duymuyor musun? Direnişin tarihidir insanlık tarihi, umudun düşmanıdır sevgilim der Ahmet Arif, tanıdık da büyüdük sizi, merak buyurmayın! Yani direndik, direniriz! Yürüdük, yürürüz! Öldük, ölürüz! Kazandık, kazanırız! Hiç durmadan! Hiçbir şeye benzemez halkından korkanın korkusu, bugün merdivenleri polisinize bekletmeye başladınız ki halkın renkli fırçası değmesin sokaklara. Yaşamın rengini veren dayanışma kol geziyor işte sokaklarda, mahallelerde, ülkede! Siz savaş, sokaklar barış; siz ölüm; sokaklar yaşam; siz beton, sokaklar doğa; siz kul, sokaklar insan; siz hınç; sokaklar gülüş istiyor! Siz parçalayıp yakarken küllerine, sokaklar yeniden doğuyor o küllerden! Kavganın rüzgarı alevlidir, ama rüzgar döndü usta, bu ateş sizi yakacak! Bu inat hiç bitmeyecek! Bugün ODTÜ’ye ruhsatsız inşaatınızın yapılmasını engellemek isteyen silahsız insanlara polisinizle, gaz bombalarınızla saldırdınız. Nedenini sorgulamayı geçti sokaklar usta, adım adım yürüyorlar. Bak yine yükseliyor dalgalar, yaklaşıyor fırtına usta! Rüzgar esiyor efil efil! Ertuğrul Karakaya’yı hatırladın mı usta? Hani ODTÜ’nün ana kapısında süngülerle arkasından öldürdünüz ya! Oranın adı Karakaya girişidir artık, polisiniz giremez oradan, çünkü Ertuğrul hala türkü söyler orada. Bize ninnidir o, lakin sizin kulağınızı sağır eder. Sinan Cemgil’i hatırladın mı kardeş? ODTÜ’nün „hocam“ tabirini yaratmıştır o, Nurhak’da nasıl katlettiğinizi hatırlıyor musun? Ulaş Bardakçı peki? Nasıl da Türkiye halklarının kalbine Dev-Genç’i yazdırdığını unutmuş olamazsınız. Maltepe’de nasıl kurşuna dizdiniz onu! Taylan Özgür vardı, öğrenci kongresini basan üsteğmeniniz onu katletmişti! Evet evet, ODTÜ öğretim üyesi Necdet Bulut düşlerinize girmiştir tabi. Trabzon’a gönderip orada katlettirdiğiniz o insanı nasıl unutabilirsiniz ki! Üçlü amfi Necdet Bulut amfisidir ODTÜ’de! Rektörlük işgallerinden kalan yazıları silemediler, Devrim stadında her sene yenilenen ve daha da beyazlaşan DEVRİM’i silemediler usta! Dokuz direği yıkamadılar, rektörlüğün yanında durur, ODTÜ’deki dokuz şanlı direnişi simgeler. Bir direk daha dikiyor ODTÜ bugün oraya! On olacak, tıpkı Kızıldere’deki ON’ların efsanesinin bir hayalet gibi dolaşıyor olması gibi yurdumun üstünde! Yurt, evet yurtlardaki kurşun deliklerini unutmayın, faşizme karşı savaşan ODTÜ’lülerin direnişini simgeler onlar, Deniz’lerin tünellerini, Mahir’in patikalarını hatırlayın. Çünkü ODTÜ demek budur usta! Siz bundan korkuyorsunuz, ve korkmaya devam edin! Çünkü bu tren hızlandı artık, durduramayacaksınız! ODTÜ’den yol geçiremezsiniz, çünkü oradan geçecek tek yol devrimdir. O yoldan gidecekler de bellidir zaten! ODTÜ forumlarından tarih boyunca yükselen sesi dinleyin…. Biz değil bunu tarih söylüyor size! Usulca fısıldıyor bak dinle usta: …. yoook, yoooook, geçit yook, geçit yoooook usta! Bu memleket bizim, toprağı da, havası da, ağacı da, çiçeği de! Nazım gibiyiz işte, bu cehennem de bizim bu hasret de! Biz usta değiliz, biz mahiriz bu konuda, Mahir! Amma ve lakin direniyoruz usta, cünkü bu zulmün zamanı ahir…
Çağhan Kızıl

10 Eylül 2013 Salı12:50:51

Hinterlasse einen Kommentar